9 Şubat 2008 Cumartesi

Bilimsel ve biçimsel laiklik.

BİLİMSEL VE BİÇİMSEL LAİKLİK

LAİKLİK: Akıl ve devlet gibi tartışılabilen ve üzerinde uzlaşılabilen alanların iman ve inanç gibi tartışılması ve üzerinde uzlaşılması mümkün olmayan alanlardan ayrılması ve soyutlanmasıdır.

Bu ilkenin biçimsel ve bilimsel boyutları vardır.

Bilimsel Laiklik insanlara en geniş anlamda "din ve vicdan özgürlüğü" tanımaktır. Bu kapsamda dinsel faaliyetlerin yürütüldüğü alanlar dinsel örgütlerin müritlerine terk edilmelidir. Dinsel yaşamlarını en geniş biçimde yaşayabilecekleri alanlarda iman ve inançları gereği serbestçe örgütlenebilmeli, eğitim ve öğretimlerini sürdürebilmelidirler. Şu kadar ki Devlet bu insanların müşterek faaliyetlerini çağdaş hukuk kurallarına göre düzenlemeli ve her türlü çatışma olasılığını ortadan kaldırmalıdır.

Laiklik; kamu hizmetlerinin ehil ve tarafsız yürütülebilmesi, insanların din, dil, ırk, renk ve sınıf ayrımı gözetilmeksizin örgütlenebilmeleri için çağdaş hukuk kurallarının her şeyin üzerinde tutulduğu bir düzeni ifade eder.

Biçimsel Laiklik insanların birbirinin iman ve inancının tartışılamadığı bir toplumsal ahlak ve kültürün oluşmasına yardımcı olur. Konusu suç teşkil etmedikçe iman ve inanç üzerine yapılan her türlü faaliyet kamu alanları dışında serbestçe icra edilebilmelidir.

Siyasetin ayak takımları ile yürütüldüğü ülkemizde ne bilimsel ne de biçimsel anlamda laiklik vardır. Sözde laiklik savunucuları laikliği içki ve giyim özgürlüğü şekline dönüştürerek dinsel iman ve inançlara karşı örtülü bir savaş yürütmektedirler. Dolayısıyla hiçbir değeri olmayan ve savunamayan değersiz laikçiler yenilgiye mahkûmdurlar.

Laikçiler yenileceklerdir. Ancak kimin adına yenileceklerdir?

Şeriatı ve dinciliği savunanlara karşı yenilmiş sayılacaklardır. Çünkü onlar arkalarına iman ve inanç sahiplerinin desteğini almayı becermişlerdir. Karşılarında Akıl, bilimsellik, Cumhuriyet ve Demokrasi iman ve inancı olmayan bir ayaktakımı olduğu sürece Laiklik laikçilerin elinde yenilgiye uğratılırken, ulus ve ülke bütünlüğümüz de mezhep ve tarikat bazında yeni bir çatışmaya ve bölünmeye maruz kalacak gibi görünmektedir.

MUHALEFETİ SEKİLLENDİRMEK

Halkımızın iktidarla ugrasma telası, muhalefetin misyon ve ideoloji olarak sekillenememesi nedeniyle panige donusmekte, toplumsal acmazın giderek derinlesmesine ortam yaratmaktadır. Bu tablonun medyaya yansıyan bir ornegini de CNN TURK'te "Tarafsız Bolge" tartısmasında gozlemledik.

"Hukumet medyayı ele gecirdi, muhalefetin sesi kesildi, devlet kadrolarını isgal edip devlet kurumlarını siyasallastırıyorlar…" Gurultulerinin ne kadar etkili oldugunu her seye ragmen medyanın titizligi ile anında goruntulemek mumkun hale gelmistir.

Muhalefetin yetersizligi maalesef medyada da kendisini gosteriyor. Bu AKP'nin basarısından daha cok CHP'nin ekranlara tasıdıgı olumsuz goruntusunden kaynaklanıyor. Yapılan tartısmalarda ileri surulen fikir ve olayların tamamen icerisiksiz ve dedikodu turunde olması CHP yonetiminin adeta ideolojik bitisini gostermektedir.

CNN TURK'te Sn. Yalcın DOGAN ve Sn. Meral SENER'in katıldıgı soylesi tam da bunu gosteriyor. Hazırlıksız, arkası onu dusunulmemis, ellerine tutusturulan konuları savunmaya calısıyorlar. Halbuki bu konulardan TBMM konusmaları zaten TRT 3'de ve milletin gozu onunde olan seyler… Dahası bu gibi konularda halkın yargısı AKP'den farklı degil. Konya'daki defterdarın vergi reklamı, bir Kaymakamın camide bayramlasma genelgesi ya da basortulu cocugun odul torenindeki kisisel durumunu ortaya koymak AKP Temsilcisinin reklamına donusturulmustur.

Demek ki hazırlıksız saldırılar daima yenilgi ve karsıya yeni oldubittiler icin zemin hazırlamaktan baska bir yarar saglamamaktadır.

Hele Sn. Meral SENER'in askerlere yonelik tiksindirici yuz ifadesi ve jestleri tamamen bir iflasın belgeseli gibidir.

Sn. Yalcın DOGAN'ın Alman Sosyal Demokratlarının kitabındaki RTE Makalesi de masallah AKP'nin bile beceremedigi korkunc bir reklam olmustur.

Burada keske fikirsel kayıplar olmasa… Keske insanlara takılıp, liderleri korumak ugruna kitleleri kaybetmesek… Sanırım CNN TURK'deki program sayesinde CHP asgari yuzde 1-2 oy kaybına daha ugramıs, AKP de o olcude buyumustur.

Oysa…

Siyasal iktidarın ne gibi kadroları isgal etme hakkı oldugu hangi kadroların, ozellikle mesleki yetenek gerektiren gorevlerin liyakatle iliskili olması gerektigi gibi kamu yonetimi anlayısı ileri surulebilseydi… Artık gumruk gorevlilerinin, yurtdısı kadroların nasıl imam ordularına donustugu rakamlarla ortaya konabilseydi toplumun korkusunun resmi de ortaya konmus olmaz mıydı?

Olmuyor, olmuyor, olmuyor….

Sizlerin, yani vatandaslarımızın tepkileri iktidardan once muhalefeti sekillendirmedigi surece de korkularınıza care herhangi bir seyin olması mumkun gorulmuyor…



--
ADEM KAYAN

HİZİPÇİLİĞE KARŞI
VATANDAŞLIK HAKLARINA DUYARLI

Hiç yorum yok: